31 Ağustos 2013 Cumartesi

AKP ALENEN SUÇ İŞLEMEYE DEVAM-Umut Oran

Bir Gazete GUNUN SON HABERLERI

AKP ALENEN SUÇ İŞLEMEYE DEVAM-Umut Oran


AKP ALENEN SUÇ İŞLEMEYE DEVAM EDİYOR
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran
“AKP, vatandaşlarımızın en temel anayasal hakkı olan ‘Bilgiye ve İnternete Erişim’ hakkını elinden alarak hem Türk hem de uluslararası hukukta büyük bir suç işlemektedir. Bu suça BTK ve TİB’i de alet eden AKP, kendi tek tip ahlak kurallarını uyguladığı demokrasi ve hukuk dışı yasakçı politikalarından bir an önce vazgeçip, vatandaşlarımızın bilgi erişimini, demokrasinin gereği olan fikir ve ifade özgürlüğünü sağlamalıdır.”
AKP SUÇUNU ÖRTBAS ETMEK İÇİN
İNTERNET SANSÜRLERİNİ MAKYAJLADILAR
Bugün (22 Ağustos 2011) yürürlüğe giren “Güvenli İnternet” yönetmeliği, AKP’nin birçok alanda olduğu gibi internet alanında da vatandaşlarımıza alenen uyguladığı demokrasi ve hukuk dışı dayatmalarının en önemli delilidir.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) Temmuz 2011 içinde yayımlanan, 56 ülkeyi kapsayan “İnternette İfade Özgürlüğü” raporuna göre, “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar” bünyesinde ki mecburi filtre uygulamasının, AGİT bünyesinde başka bir örneği bulunmamaktadır.
“Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB)” bugün hayata geçirdikleri “Güvenli İnternet” uygulamasının, çoğulcu demokraside asla yeri yoktur.
15 Mayıs 2011 tarihinde Türkiye’nin birçok yerinde hukuk ve demokrasi dışı bu filtreleme ile ilgili binlerce vatandaşımız gösteri yaparak, uygulamadan vazgeçilmesini talep etti. Kamuoyunun yoğun baskısı sonucu 04.08.2011 tarihinde, BTK tarafından yeni bir taslak kararı yayımlanmıştır.
Yeni taslakta vatandaşın kaygılarını gidermek yerine bir dizi iyileştirilmeler adı altında internet sansürlerine makyaj yapılmış, “Çoğulcu Demokrasi”ye aykırı, devletin vatandaşını kontrol altına alma arzusunun alenen beyan ettiği, çağdışı bu uygulamadan vazgeçilmemiştir.
AKP Vatandaşımızın Temel Hak ve Özgürlüklerini Hiçe Sayarak, Kendi Tek Tip Ahlak Kurallarını Zorla Empoze Ediyor
Herkesi filtreye tabi tutma, interneti kontrol altına alma, AKP hükümetinin tek tip kendi ahlak kurallarını vatandaşına kabul ettirmesinin ve zorlamasının demokrasi dışı uygulamasıdır. Devletin görevi, ülkenin her yerinde uygulanacak bir ahlak standardı oluşturmak değil işten eğitime, sosyalleşmekten eğlenceye varana kadar hayatımızın vazgeçilmezi olan internete ulaşma, özgürce yararlanabilme hakkımızı, güvencesini sağlamak olmalıdır.
BTK’yı Günah Keçisi Olmaktan Kurtarmak İçin “Güvenli İnternet Hizmeti Çalışma Kurulu” Oluşturuyorlar
4 Ağustos’ta kamuoyu ile paylaşılan “İnternet Güvenliği” Yönetmenliğinin yeni taslağında “Güvenli İnternet Hizmeti Çalışma Kurulu” (daha doğrusu yıpranmış BTK’ya biraz olsun soluk aldırabilmek için yeni bir günah keçisi bulma çabası) isminde bir kurulun oluşturulması kararı verildi. Üyelerinin nitelikleri, çalışma yönetmeliği ve ilkeleri tam olarak belli olmayan, bürokratik ağırlıklı bir Kurul’un varlık nedeni filtrelenecek sitelerin kararını vermek olacak. BTK yine filtre listelerini belirleme hakkına sahip. Üstelik teklif edilen Kurul’un BTK tarafından verilen kararları bozma yetkisi de yok.
5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da, hangi İnternet sitelerinin hangi gerekçe ile ve kim tarafından erişime engellenebileceğini açıkça düzenlemiş ve bu yetki bağımsız Türk Mahkemeleri verilmiştir. Bunun dışında kısıtlama yapma konusunda BTK dahil hiçbir devlet organı yetkilendirilmemiştir.
4 Ağustos 2011 tarihli Taslak’ın 10. maddesinde ise erişime engelleme görevi BTK kontrolünde oluşturulacak olan “Güvenli İnternet Hizmeti Çalışma Kurulu”na bir başka deyişle “İnternet Muzır Kurulu”na bırakılmıştır. BTK kendisinde olmayan bir yetkiyi yine yasal dayanağı olmayan bir Kurul’a devretmektedir. Bu Kurul dilediği sitenin yasaklanması ile ilgili kararı alabilecek, BTK da bu kararı dayanak göstererek dilediği siteyi filtreleyebilecektir. Devletin, yargılama ve mahkeme kararı olmadan, internet web sitelerini yasaklaması, vatandaşının özgürce iletişim kurabilme hakkını elinden alması hem yanlıştır hem de suçtur. AKP Hükümeti bir an önce işlediği bu suçtan vazgeçmelidir.
EDİYOR
CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran
“AKP, vatandaşlarımızın en temel anayasal hakkı olan ‘Bilgiye ve İnternete Erişim’ hakkını elinden alarak hem Türk hem de uluslararası hukukta büyük bir suç işlemektedir. Bu suça BTK ve TİB’i de alet eden AKP, kendi tek tip ahlak kurallarını uyguladığı demokrasi ve hukuk dışı yasakçı politikalarından bir an önce vazgeçip, vatandaşlarımızın bilgi erişimini, demokrasinin gereği olan fikir ve ifade özgürlüğünü sağlamalıdır.”
AKP SUÇUNU ÖRTBAS ETMEK İÇİN
İNTERNET SANSÜRLERİNİ MAKYAJLADILAR
Bugün (22 Ağustos 2011) yürürlüğe giren “Güvenli İnternet” yönetmeliği, AKP’nin birçok alanda olduğu gibi internet alanında da vatandaşlarımıza alenen uyguladığı demokrasi ve hukuk dışı dayatmalarının en önemli delilidir.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın (AGİT) Temmuz 2011 içinde yayımlanan, 56 ülkeyi kapsayan “İnternette İfade Özgürlüğü” raporuna göre, “İnternetin Güvenli Kullanımına İlişkin Usul ve Esaslar” bünyesinde ki mecburi filtre uygulamasının, AGİT bünyesinde başka bir örneği bulunmamaktadır.
“Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ve Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB)” bugün hayata geçirdikleri “Güvenli İnternet” uygulamasının, çoğulcu demokraside asla yeri yoktur.
15 Mayıs 2011 tarihinde Türkiye’nin birçok yerinde hukuk ve demokrasi dışı bu filtreleme ile ilgili binlerce vatandaşımız gösteri yaparak, uygulamadan vazgeçilmesini talep etti. Kamuoyunun yoğun baskısı sonucu 04.08.2011 tarihinde, BTK tarafından yeni bir taslak kararı yayımlanmıştır.
Yeni taslakta vatandaşın kaygılarını gidermek yerine bir dizi iyileştirilmeler adı altında internet sansürlerine makyaj yapılmış, “Çoğulcu Demokrasi”ye aykırı, devletin vatandaşını kontrol altına alma arzusunun alenen beyan ettiği, çağdışı bu uygulamadan vazgeçilmemiştir.
AKP Vatandaşımızın Temel Hak ve Özgürlüklerini Hiçe Sayarak, Kendi Tek Tip Ahlak Kurallarını Zorla Empoze Ediyor
Herkesi filtreye tabi tutma, interneti kontrol altına alma, AKP hükümetinin tek tip kendi ahlak kurallarını vatandaşına kabul ettirmesinin ve zorlamasının demokrasi dışı uygulamasıdır. Devletin görevi, ülkenin her yerinde uygulanacak bir ahlak standardı oluşturmak değil işten eğitime, sosyalleşmekten eğlenceye varana kadar hayatımızın vazgeçilmezi olan internete ulaşma, özgürce yararlanabilme hakkımızı, güvencesini sağlamak olmalıdır.
BTK’yı Günah Keçisi Olmaktan Kurtarmak İçin “Güvenli İnternet Hizmeti Çalışma Kurulu” Oluşturuyorlar
4 Ağustos’ta kamuoyu ile paylaşılan “İnternet Güvenliği” Yönetmenliğinin yeni taslağında “Güvenli İnternet Hizmeti Çalışma Kurulu” (daha doğrusu yıpranmış BTK’ya biraz olsun soluk aldırabilmek için yeni bir günah keçisi bulma çabası) isminde bir kurulun oluşturulması kararı verildi. Üyelerinin nitelikleri, çalışma yönetmeliği ve ilkeleri tam olarak belli olmayan, bürokratik ağırlıklı bir Kurul’un varlık nedeni filtrelenecek sitelerin kararını vermek olacak. BTK yine filtre listelerini belirleme hakkına sahip. Üstelik teklif edilen Kurul’un BTK tarafından verilen kararları bozma yetkisi de yok.
5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da, hangi İnternet sitelerinin hangi gerekçe ile ve kim tarafından erişime engellenebileceğini açıkça düzenlemiş ve bu yetki bağımsız Türk Mahkemeleri verilmiştir. Bunun dışında kısıtlama yapma konusunda BTK dahil hiçbir devlet organı yetkilendirilmemiştir.
4 Ağustos 2011 tarihli Taslak’ın 10. maddesinde ise erişime engelleme görevi BTK kontrolünde oluşturulacak olan “Güvenli İnternet Hizmeti Çalışma Kurulu”na bir başka deyişle “İnternet Muzır Kurulu”na bırakılmıştır. BTK kendisinde olmayan bir yetkiyi yine yasal dayanağı olmayan bir Kurul’a devretmektedir. Bu Kurul dilediği sitenin yasaklanması ile ilgili kararı alabilecek, BTK da bu kararı dayanak göstererek dilediği siteyi filtreleyebilecektir. Devletin, yargılama ve mahkeme kararı olmadan, internet web sitelerini yasaklaması, vatandaşının özgürce iletişim kurabilme hakkını elinden alması hem yanlıştır hem de suçtur. AKP Hükümeti bir an önce işlediği bu suçtan vazgeçmelidir.

20 TEMMUZ KIBRIS BARIŞ BAYRAMI

Bir Gazete GUNUN SON HABERLERI

20 TEMMUZ KIBRIS BARIŞ BAYRAMI-YILMAZ PARLAR












KIBRIS İÇİN TEK VÜCUT

20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları Kapsamında KKTC İstanbul Başkonsolosu Sayın Servet Dorak İ.T.Ü Maçka Sosyal Tesisleri Havuzbaşında resepsiyon verdi.

Taksim Meydanı Atatürk Anıtı’ndaki törenin ardından, Başkonsolosluk personeli, STK, Siyasi Parti Başkanları ve Temsilcileri, Kıbrıs Gazileri yönetimi İstanbul Garnizonunda ki Amiraller, Paşalar, Harp Akademilerinde Bulunan Türki Cumhuriyetlerine mensup üstsubaylar, Üniversite Dekanlar ve elit konuklar resepsiyona katılarak adeta tek vücut oldular.

İftar yemeği niteliğinde olan resepsiyon İstanbul oda orkestra müzisyenlerinden müteşekkil bir grup tarafından verilen mini konserle konuklar ağırlandılar.

Başta KKTC İstanbul Başkonsolosu Sayın Servet Dorak olmak üzere Türk-Kuzey Kıbrıs Türk Ticaret Odası Derneği Yönetim Kurulu Başkanı, Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Saymanı Uğur Özgöker, Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Bilge Eray, Muavin Konsolos Dilşad Hüdaverdioğlu, Turizm temsilcisi Zeliha Güngör, Sağlık Ateşesi Vesile Erdoğan, Eğitim ve Kültür Ataşeleri Sevgi Gürpınar, Gökcen Kubilay, Konsolos Mustafa Davulcu, Muavin Konsolos Aslı Erkmen, Ticari Ataşe Cahit Kayralsan tüm davetlilerle özel olarak ilgilendiler. Sohbet Kıbrıs’ın geleceği üzerine yoğunlukdaydı. Beklentilerin odağı inançlı ve ümit vericiydi.

KKTC İstanbul Başkonsolosu Sayın Dorak tarafından resepsiyonda yapılan konuşma tören konuşmasın özelliklerini taşıdı “Kahraman Kıbrıs Türk Mücahidi’nin Türk Silahlı Kuvvetleri’yle el ve gönül birliğiyle omuz omuza savaşarak, canları ve kanları pahasına gerçekleştirdikleri 20 Temmuz 1974 Mutlu Barış Harekatı’nın 38. Yıldönümünü her geçen yıl daha da büyük bir coşku ve gururla kutlamaktayız.” Kıbrıs’ın siyasi çizgisindeki ana maddeleri kısa olarak dile getirerek sözlerine devamla “Kıbrıs Türk Halkı en zor günlerinde bile hiçbir zaman umudunu kaybetmemiş, muhtaç ve çaresiz olmamış, esaret ve zulme asla boyun eğmemiştir. Anavatan Türkiye’ye olan inancı ve bağlılığıyla özgürlük mücadelesini sürdürmüş ve 1974 Mutlu Barış Harekatı ile özgürlüğüne kavuşmuştur.”Şeklinde minnetdarlığını vurguladı.

Dorak “20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramının 38. Yıldönümünü coşkuyla kutladığımız ve mübarek Ramazan ayının da ilk gününe denk gelen bu önemli günde, güçlü ve azimli halkımızın aydınlık geleceğe umutla bakmasında her zaman en büyük desteği aldığımız Türkiye Cumhuriyeti’ne, Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerine, Kıbrıs Türk Mücahidine ve Gazilerimize sonsuz saygı ve minnetlerimizi sunar; vatan toprağını asil kanıyla sulamış, canlarını bu kutsal amaç uğruna gözlerini kırpmadan feda etmiş tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.”dedi


Kıbrıs Türk Kültür Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Bilge Eray Kıbrıs yakın tarihtdeki olayları hatırlatan özet bir konuşma sundu.
“20 Temmuz 1974, 38 yıl önce bugün Kıbrıs ta 1963-1974 yılları arasında 11 yıl boyunca Adada ki Rumlar tarafından, Dünya devletlerinin ve adadaki barış gücü askerlerinin gözleri önünde her türlü mezalimin uygulandığı Kıbrıs Türk halkının, Anavatanımızın, 1960 Antlaşmalarından doğan garantörlük haklarını kullanarak Adaya yaptığı çıkartma harekatı ile gerçek bir soykırımdan kurtarıldığı, özgürlüğüne kavuşturulduğu gündür.” Diye başladığı sözlerine kısa bir tarihçeyle 15 Temmuz 1974 gününden itibaren sürdürdü.

“Amaçları Büyük idealleri ENOSİS için uyguladıkları Akridas planı ile Adadaki Türklerin topyekün yok edilmesi, Bayrak radyosu devamlı olarak Cumhurbaşkanı yardımcısı Sn. Rauf Denktaş’ın -Türkler evlerinden dışarı çıkmasınlar- mesajını 20 Temmuz 1974 sabahı Türk paraşütlerinin ve helikopterlerinin göründüğü Girne sahillerine çıkartma Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı Sn.Bülent Ecevit’in heyecan dolu sesi TRT radyolarından Silahlı kuvvetlerimizin adaya çıkartma harekatının başladığını bildiriyor ve adaya -Savaş için değil barış için ve yalnız Türk halkına değil, Rum halkına’da barış götürmek için gidiyoruz- diyordu.”

Eray o günü tekrar yaşarcasına o günkü heyecanıyla konuşmasına devam etti.
“Kıbrıs’a Barış ve ayni zamanda fiili çözüm, 1974 Mutlu barış harekatı ile gelmiştir.38 yıldan beri Kıbrıs’ta iki halk arasında hiçbir olay yaşanmamıştır.” Vurgusuyla 15 Kasım 1983 yılında kurulan Milli benliği olan Bağımsız Egemen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yaşatılması ve Anavatanımızın fiili garantör olarak, Türk halkının güvenliğini bu gün olduğu gibi her zaman sağlamasıdır”. Diyerek Haklılığı gözler önüne sererek hatırlattı.

Zehra Bilge Eray “13 ocak 2012 günü vefat eden Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaşı rahmetle anarak, yokluğunu kalplerimizde hissederek kutlamakta olduğumuz 20 Temmuz 1974 mutlu barış harekatının 38. yıl dönümünde Milli davamıza inanan ve son nefeslerine kadar çaba gösterecek olan tüm vatandaşlarımız adına, Yüce Türk Ulusuna, Kahraman ordumuza , mehmetçiklerimize, gazilerimize, mücahitlerimize şükran ve minnetlerimizi sunar,Başta büyük kurtarıcımız Mustafa kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal eden büyüklerimize, vatan uğruna canlarını veren tüm şehitlerimize mübarek ramazan gününde tanrıdan rahmetler dilerim.”dedi.

Ayrıca Kıbrıs hakkında geçmiş tarihi günümüzün yaşamı hakkında kısa bir film izlettirildi.

yilmazparlar@yahoo.com

Srebrenitsa katliamını unutturmadik

Bir Gazete GUNUN SON HABERLERI

Srebrenitsa katliamını unutturmadik!-Yılmaz Parlar


Srebrenitsa katliamını unutturmadik!
SREBRENİTSA KATLİAMINI UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ !
Saadet Partisi İstanbul Gençlik Kolları Hollanda Başkonsolosluğunun önünde bir basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına İstanbul İl Yönetimi, İl Gençlik Yönetimi ve İlçe Gençlik Teşkilatları yoğun bir katılım gösterdiler. Anadolu Gençlik Derneği İstanbul Şube Başkanı Serhat Akçay Bey ve Yönetiminin de katıldığı basın açıklamasında Srebrenitsa Katliamında Boşnakları Sırplara teslim eden Hollanda askerleri Hollanda Başkonsolosluğu’nun önünde yapılan basın açıklamasıyla kınandı, protesto edildi.
Ardından kalabalık İstiklal Caddesi boyunca ayakkabılarını çıkararak Taksim Gezi Parkında stant açan Genç Boşnaklar Derneğinin yapmış oldukları etkinliğe destek vermek için ayakkabılarını oradaki 8372 ayakkabının bulunduğu temsile bırakıldı. Genç Boşnaklar Derneği Mensuplarına İstanbul Gençlik Kolları Başkanı İsmail ACAR Bey yaptıkları etkinlikten dolayı tebrik etti ve ‘Srebrenitsa Katliamını asla unutmadık ve bundan sonrada unutturmayacağız’ dedi.
BASIN AÇIKLAMASI TAM METNİ:
SREBRENITSA’YI UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ
Değerli basın mensupları,
Kıymetli misafirler,
Bugün burada Saadet Partisi İstanbul İl Gençlik Kolları olarak, 9-11 Temmuz 1995 yılında Sırplar tarafından Srebrenitsa’da katledilen, resmi rakamlara göre sayıları 8372 olan, Boşnak kardeşlerimizi anmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Bu basın açıklamasını yapmak için Hollanda Başkonsolosluğu’nun önünü seçmiş olmamızın temel nedeni, korumakla sorumlu oldukları Boşnakları resmen Sırpların kucağına iterek onların katledilmesine göz yuman Hollanda’yı kınamak ve bu soykırımdaki suçlarını yüzlerine vurmaktır.
20.Yüzyılın son çeyreğinde, medeniyetin beşiği olduğu iddia edilen Avrupa’nın göbeğinde yarım milyona yakın Boşnak Sırplar tarafından katledildi.
Savaş suçlusu olarak aranan, katliamdan sonra daha yeni yakalanabilen Ratko Mladic; “Büyük Sırp kutsal gününün öncesindeyiz. Bu şehri Sırp milletine armağan ediyoruz. Türklere karşı ayaklanmamızı hatırlayarak, Müslümanlardan intikam almanın zamanı geldi.”diyerek yaptığı açıklama, aslında yaptıkları katliamın ne kadar planlı olduğunu ve Osmanlı düşmanlığıyla dolu olduklarını ortaya koymuştu. Bu açıklama ile birlikte başlayan süreçte,12–77 yaş arası erkek sivil Boşnak topluca katledildi. Kadınlar sistematik bir şekilde tecavüze maruz bırakıldı. Toplu infaz yerlerinde, yollarda, dağlarda katledilen Boşnak siviller toplu mezarlara gömüldüler. Daha sonra cesetler gömüldükleri yerden kepçelerle parçalanarak çıkartılıp, kimlikleri tespit edilemesin diye sayıları tahmini 64 olan toplu mezarlara gömdüler.
Bütün bunlar yapılırken BM adına orada bulunan ve oradaki masumları korumakla sorumlu olan BM’ye bağlı Hollanda askerleri, korumak bir yana Sırpların işini kolaylaştırmış ve katliama göz yummuşlardır. Korunmak maksadıyla kendilerine sığınan mazlum Boşnakları Sırplara teslim ederek katliama ortak olmuşlardır.
Geçtiğimiz günlerde Lahey Adalet Divanı Hollandalı askerleri suçlu bulan kararı da bu zamana kadar suçsuz olduğunu iddia eden Hollanda’nın katliamdaki suçunu ispatlamış oldu.
Aradan 16 yıl geçmiş olmasına rağmen, sıcaklığını hala koruyan bu katliamı asla unutmadık, asla da unutmayacağız. Bosna demek biz demek, biz demek Bosna demektir. Bu soykırımda kimin suçu var ise er veya geç bunun hesabını insanlık önünde verecektir.
Bizler Saadet Partililer olarak dün nasıl Bosna için üzerimize düşeni yaptık ise bundan sonra da aynı şekilde, Bosna için Srebrenitsa için üzerimize düşen ne ise onu yapacağız.
Zulüm hiçbir zaman sonsuza dek süremez. Mazlumlar elbet bir gün zalimlerin karşısına dikilir ve yapılanların hesabını sorar.
Basın açıklamamıza göstermiş olduğunuz ilgiden dolayı teşekkür ederiz.
İsmail Acar
Saadet Partisi
İstanbul İl Gençlik Kolları Başkanı

İTO Ocak 2024 Meclis Toplantısı-Yılmaz Parlar

  ANASAYFA      EKONOMİ      TURİZM      SAĞLIK      GÜNCEL      SİYASET      BİLİŞİM     MÜZİK      MODA      ENERJİ      DÜNYA      MAGAZİ...